-
1 знаться
düşüp kalkmak* * *разг.düşüp kalkmak; görüşmek -
2 дело
с1) врз iş; meşgale; mesele; görev, vazife ( обязанность)госуда́рственные де́ла́ — devlet işleri
дома́шние де́ла́ — ev işleri
я е́ду по де́лу — bir iş için gidiyorum
бо́льше у меня́ здесь дел нет — benim burada işim kalmadı
сиде́ть без де́ла — boş durmak
хоро́шее де́ло - чита́ть — okumak - iyi bir şeydir
де́ло вку́са — zevk meselesi
де́ло че́сти — onur meselesi
э́то лишь одна́ сторона́ де́ла — bu, işin sadece bir yanı
слова́ и де́ла́ — sözler ve işler
2) dava; eserслужи́ть де́лу ми́ра — barış davasına hizmet etmek
3) в соч.библиоте́чное де́ло — kütüphanecilik
кузне́чное де́ло — demircilik
в соверше́нстве знать своё де́ло — işinin eri / ehli olmak
4) юр. dava5) канц. dosyaизъя́ть докуме́нт из де́ла — evrakı dosyadan çıkarmak
6) olayде́ло бы́ло / происходи́ло в дере́вне — olay bir köyde geçiyordu
••смотрю́, де́ло пло́хо — baktım, gidiş fena
в чём де́ло? — ne var?, ne oluyor?
в са́мом де́ле — gerçekten
э́то (совсе́м) друго́е де́ло! — o başka!
ва́ше де́ло — siz bilirsiniz
как (ва́ши / твои́) де́ла́? — işler nasıl?
не твоё де́ло! — senin üstüne vazife değil!
э́то твоё де́ло! — bu, senin bileceğin bir iştir!
моё де́ло сказа́ть, а... — benden söylemesi,...
на́ше де́ло дать вам сове́т — bizden size tavsiye etmesi
а согласи́тся он и́ли нет, э́то уж друго́е де́ло — razı olur ya da olmaz, o ayrı
я пе́рвым де́лом позвони́л (по телефо́ну) — ilk işim telefon etmek oldu
де́ло за деньга́ми — iş paraya kaldı
име́ть де́ло с кем-л. — biriye alış-verişi olmak; düşüp kalkmak
то и де́ло — ikide birde
то ли де́ло - дома́шняя пи́ща / еда́ — ev yemekleri başka
де́ло в том, что... — mesele şu ki...
де́ло не в э́том — mesele onda değil
де́ло идёт о... — söz konusu olan,...
а тебе́ и де́ла нет (до э́того)! — umurunda bile değil senin!
кому́ како́е де́ло! — kime ne?
како́е мне де́ло до э́того? — bundan bana ne?
-
3 жить
yaşamak; geçinmek; oturmak,ikamet etmek* * *1) врз yaşamakры́ба живёт в воде́ — balık suda yaşar
дуб живёт до́лго — meşenin ömrü uzun olur
жить холостяко́м — bekar yaşamak
жить сча́стливо — mutlu yaşamak, mutlu bir hayat sürmek
па́мять о нём в наро́де бу́дет жить ве́чно — onun anısını halk her zaman canlı tutacaktır
да до́лго ли ему́ жить-то оста́лось?! — kaç günlük ömrü kaldı ki?!
ты у меня́ бу́дешь жить как короле́ва — seni kraliçeler gibi yaşatacağım
он без тебя́ жить не мо́жет! — sensiz edemez / yapamaz!
они́ пло́хо живу́т (ме́жду собо́й) — aralarında geçim yok
с сосе́дями он живёт дру́жно — komşularıyla iyi geçiniyor
2) в соч.он жил нау́кой — kendini bilime vermiş gidiyordu
я им (одни́м) живу́ — beni yaşatan, tek
3) (чем, на что) geçinmekжить на зарпла́ту — ücreti / maaşı ile geçinmek
жить свои́м трудо́м — emeğiyle geçinmek / yaşamak
они́ э́тим живу́т — onların geçimi bu yüzden
жить ста́ло трудне́е — geçim zorlaştı
го́род жил торго́влей / за счёт торго́вли — şehir ticaretten geçinirdi
4) yaşamak; oturmak, ikamet etmek; kalmakжить в дере́вне — köyde yaşamak
жить в гости́нице — otelde kalmak
жить в студе́нческом общежи́тии — öğrenci yurdunda yatmak / kalmak
жить в бара́ке — barakada barınmak / oturmak
где вы сейча́с живёте? (постоянно) — şimdi nerede oturuyorsunuz / ikamet ediyorsunuz?
два дня я жил у знако́мых — iki gün tanıdıklarda yattım
5) разг. ( сожительствовать) düşüp kalkmak6) уст.она́ жила́ у них в служа́нках / прислу́гах — onların kapısında hizmetçilik etmişti
••он приказа́л до́лго жить — sizlere ömür
-
4 общаться
görüşmek; alış-verişi olmak; düşüp kalkmak; ihtilat etmek -
5 якшаться
прост., груб. -
6 wench
n. kız [aşağ.], haspa————————v. zamparalık etmek, fahişelerle düşüp kalkmak* * *hizmetçi kız -
7 screw around
v. önüne gelenle yatmak, herkesle düşüp kalkmak, boş boş dolaşmak -
8 sleep around
önüne gelenle yatmak, herkesle düşüp kalkmak, toplu seks yapmak -
9 screw around
v. önüne gelenle yatmak, herkesle düşüp kalkmak, boş boş dolaşmak -
10 sleep around
önüne gelenle yatmak, herkesle düşüp kalkmak, toplu seks yapmak -
11 omgaan met
ile düşüp kalkmak -
12 συναγελάζομαι
(biriyle) düşüp kalkmak -
13 Abenteuer
Abenteuer <-s, -> ['a:bəntɔıɐ] nt1) ( Wagnis) macera, serüven, sergüzeşt, avantür;\Abenteuer suchen macera aramak;sich ins \Abenteuer stürzen maceraya atılmak2) ( Liebesaffäre) aşk macerası;ein \Abenteuer mit jdm haben ( kurzes Verhältnis) biriyle aşk macerası olmak, biriyle kısa süre düşüp kalkmak -
14 einlassen
ein|lassenI vt1) ( hereinlassen) içeri almak;sie öffnete das Fenster, um Luft/Licht einzulassen hava/ışık girsin diye pencereyi açtı3) ( einpassen) yerleştirmek (in -e)II vrsich \einlassenich lasse mich auf keine Diskussion ein ben hiçbir tartışmaya girmem -
15 umgehen
-
16 consort
kari, koca, es; refakat gemisi,(with ile) düsüp kalkmak, sürtmek, takilmak -
17 go with
uymak, gitmek; birbirini tamamlamak, eslik etmek, ayni zamanda olmak; ile düsüp kalkmak -
18 have it off, away with
ile düsüp kalkmak -
19 play the field
birden fazla kisiyle düsüp kalkmak -
20 wench genç kadin, kiz; fahise
fahiselerle düsüp kalkmakEnglish to Turkish dictionary > wench genç kadin, kiz; fahise
См. также в других словарях:
düşüp kalkmak — 1) (biriyle) erkek kadınla veya kadın erkekle yasa ve töre dışı yakın ilişki kurmak Beni tanımadan önce de beni tanıdıktan sonra da başka erkeklerle düşüp kalktı. N. Cumalı 2) (biriyle) biriyle çok yakın arkadaşlık etmek Onu bu hâle sokan düşüp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ÜNS TUTMAK — Alışmak, birlikte düşüp kalkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÜNSİYET — Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük